fatma1977
Kararlı

Eğitim ve kültür alanın da yapılan inkılaplar hangileridir ve özellikleri hangileridir ?

Eğitim ve kültür alanın da yapılan inkılaplar hangileridir ve özellikleri hangileridir ?

5 Cevap

  1. Osmanlı devletin de eğitim sıbyan mekteplerin de başlar, ardından bu eğitim medreselerde devam eder. Eğitim sisteminin modern ve çağdaş bir yapıda olmaması eğitim alanın da köklü yeniliklerin yapılmasını bir bakıma zorunlu kılmıştır.
    Eğitim ve kültür alanın da inkılapların yapılmasın da
    Eğitim- öğretim kurumların da birliğin sağlanmak istenmesi.
    Eğitim de fırsat eşitliğinin sağlanmak istenmesi
    Eğitimi kolaylaştırma ve yaygınlaştırma düşüncesi
    Milli bilinç oluşturma fikrii
    Osmanlı eğitim sisteminin laik ve çağdaş olmaması.
    1) Tevhid-i tedrisat kanunun (Öğretim birliği yasası) (3 Mart 1924)
    Dönemin milli eğitim Hüseyin vasıf çınar ile elli arkadaşının hazırlamış olduğu bir önerge ile 3 Mart 1924 yılın da TBMM”de kabul edilmiştir.
    Bu kanunla , ülkedeki eğitim kargaşasına son vermek, ülkede kültür birliği sağlamak ve milli laik değerler taşıyan bir eğitim kurmak amaçlanmıştır.
    Öğretimin birleştirilmesi yasası olarak da bilinen bu kanunla , Türkiye”deki bütün okullar Maarif (milli eğitim) bakanlığı”na bağlanmıştır.Böylece,;
    Eğitim, öğretim de ikiliğe son verilmiştir.
    Türkiye”de eğitim-öğretim birliği sağlanmıştır.
    Ulusal , laik ve çağdaş eğitimin temelleri atılmıştır.
    İlköğretimin zorunlu ve parasız olacağı belirtilmiştir.
    Milli kültür .birliğinin sağlanması için ortam hazırlanmıştır.
    Dini esaslara dayalı olarak eğitim anlayışı terk edilmiştir.
    Azınlık okulları ve yabancı okullar devlet denetimi altına alınmıştır.
    Şer”iye ve Evkaf Vekaleti”nin bütçesine ayrılan eğitim payı Maarif bakanlığı”na devredilmiştir.
    2)Medreselerin kapatılması( 11 Mart 1924)
    Tevhid-i tedrisat kanunu ile dinin eğitim üzerindeki etkisine son verildiği için bu kanun gereğince dönemin Milli eğitim bakanı vasıf çınar”ın 11 mart 1924 tarihli genelgesiyle medreseler kapatılmıştır.
    Medreselerin kapatılması üzerine, din adımı yetiştirmek ve bu ihtiyacı karşılamak için İmam hatip okulları ve darü”l -fünun”a bağlı “İlahiyat fakültesi” açılmıştır.
    Eğitim -öğretim de ikililik ortadan kaldırılmıştır.
    Eğitim de laikleşme ve millileşme süreci hızlanmıştır.

    • 0
  2. 3)Maarif teşkilatı hakkında kanun (2 Mart 1926): 2 Mart 1926 yılın da çıkarılmış olan bu kanunla , tevhid-i tedrisat kanunu”nun ışığı altında eğitim işleri düzenlenerek müfredat programları yenilenmiş ve çağa uygun hale getirilmiştir. Maarif teşkilatı”na dair kanun ile ise
    Devletin izni olmadan okul açılması yasaklanmış , bugünkü modern eğitim sistemimin temelleri atılmıştır. (Karma eğitim sistemi”ne ) geçilmiştir.
    Eğitim de fırsat eşitliği plan da tutularak, öğretimin parasız olduğu kabul edilmiştir. Bu yönüyle halkçı devlet anlayışına hizmet edilmiştir.
    okul programın yeniden düzenlenmiş olup , Abd ülkeleri uzman john dewey”in görüşmelerinden yararlanılmıştır.
    Yabancı okullardaki tarih, coğrafya, Türkçe ve felsefe derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması kararlaştırılmıştır.
    Yabancı okulların Türk müfettişlerce denetlenmesi karara bağlanmıştır.
    1926 yılın da Maarif teşkilatı”na dair kanun da belirlenen orta öğretim kurumları arasında ise şunlar vardır.
    1)Liseler 2) ilk muallim mektepleri 3) Orta mektepler 4) Köy muallim mektepleri
    4) Yeni türk harflerinin kabulü(1 Kasım 1928)
    Cumhuriyet”in ilk yılların da gerçekleşmiş olan en önemli devrimlerden biri de , kuşkusuz Yeni Türk harfleri”nin kabul edilmesidir.
    Bu konuyla ilgili olarak 2. Meşrutiyet dönemin de birtakım çalışmalar yapılmışsa da herhangi bir başarı sağlanamamıştır.
    öte yandan ise bu konu ilk kez 17 şubat -4 mart 1923 tarihleri arasında toplanan izmir istisat kongresin de gündeme gelmiştir.
    Fakat gündem dışı olduğu gerekçesiyle işleme konulmamıştır.
    sonuçsuz kalan bu girişimlerden sonra, Mustafa kemal Atatürk”ün 8 Ağustos 1928 yılın da İstanbul sarayburnu parkı”ndaki gazinado yaptığı bir konuşma , ülke genelin de harf seferberliğinin başlamasını sağlamıştır.
    Bu gelişmelerin sonucu ise 1 kasım 1928 tarihin de Türk harf devrimi yapılmış, Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanun TBMM”de kabul edilmiştir.
    Yeni Türk harflerinin kabulün de
    Okuma-yazmanın ayrıcalık olmaktan çıkarılmak istenmesi.
    Arapçanın yazım ve teknik olarak karmaşık olması.
    Arap harflerinin Türkçenin ses yapısına uymaması
    Okuma-yazmayı kolaylaştırmak ve okur yazar oranının arttırmak.
    Batı kültürü ile bütünleşmek
    düşünceleri etkili olmuştur.
    Yeni Türk harflerinin kabul edilmesiyle de ;
    Batı dünyası ile bütünleşme süreci hızlanmıştır.
    konuşma dili ile yazı dili arasındaki uyumsuzluk giderilmiştir.
    Okuma -yazma oranı ve kültür seviyesi artmıştır
    Avrupa”daki bilim ve teknolojideki ilerlemelerin takip edilmesi kolaylaşmıştır.
    Batı dillerinden tercümeler kolaylaşmış ve artmıştır.
    Basılan kitap sayısı artmıştır.
    Türkiye”de latin harfleriyle çıkarılan ilk gazete mardin gazetesi olarak kabul edilir.

    • 0
  3. 5) Millet mekteplerinin açılması( 24 kasım 1928):
    Millet mekteplerinin açılmasındaki temel amaç, yeni harflerin kısa sürede tüm halka öğretilmesi ve okur-yatar oranının artırılmak istenmesidir.
    Bu amaçla 24 kasım 1928 tarihin de Millet mektepleri talimatnamesi hazırlanmıştır. Bu talimatname ile 14-45 yaş arasındaki her Türk vatandaşının bu mekteplere devam etmesi zorunlu tutulmuştur.
    Ayrıca Mustafa kemal bu talimatname ile başöğretmen seçilmiş olup, kayseri , Tekirdağ, bursa, çanakkale, eceabat , gelibolu, sinop, samsun , tokat, sivas ve amasya”yı kapsayan çok uzun bir yurt gezisine çıkarak yeni harfleri bizzat halka öğretmek için çalışmıştır.
    Millet mektepleri, bütün yurtta başlayan okuma-yazma seferberliğinin bir sonucu olarak ise 1 ocak 1929 tarihinden itibaren açılmaya başlamıştır.
    6) Türk-tarih kurumunu”nun açılması( 15 Nisan 1931):
    Türk devrimi”nin genel amacını çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, hata ulusal kültürü o düzeyin üzerine çıkarmak olarak saptamış olan Mustafa kemal , bu düşüncesini gerçekleştirmek için Türk tarihinin araştırılmasını da büyük önem vermiştir.
    Bu amaçla 15 nisan 1931 tarihin de Türk tarihi tetkik cemiyeti”ni (1935 yılın da ise Türk tarih kurumu adını almıştır.) kurmuş ve bu konuda ise çok önemli bir adım atmıştır.
    Kurumun ilk başkanı ise Tevfik Bıyıkoğlu olarak kabul edilir.
    Türk tarih kurumu”nun kurulmasın da
    Anadolu ve orta Asya”daki Türk topluluklarının tarihini aydınlatmak
    Ümmetçi tarih anlayışı yerine mili tarih anlayışını geçerli kılmak
    Türklerin sarı ırktan olmadığını ortaya koymak
    Türk toplumun da milli bilinç oluşturmak düşünceleri etkili olmuştur.
    Türk tarih bünyesin de
    1931 yılın da liseler için 4 ciltlik “genel tarih ” kitabı hazırlanmıştır.
    9 temmuz 1932 tarihin de Türk tarih kurumu”nun ilk bilimsel kurultayı yapılmış, bu 1 tarih kongresi”nde Türk tarih tezi ortaya atılmıştır.
    Bu tezle ise ulusal anlayışta bir tarih görüşünün egemen kılınması , Türk uygarlığının tarihin en eski uygarlıklarından biri olduğunun kanıtlanması, Anadolu üzerindeki birtakım tarihsel iddiaların asılsızlığının ispatlanmasını ve Türklerin kökeninin Orta Asya olduğunun gösterilmesi amaçlandığını görmekteyiz.
    1933 yılın da ise Anadolu”daki kalıntıları inceleyerek yurdumuzun tarih öncesi dönemini aydınlatmak amacıyla , cumhuriyet tarihinin ilk arkeolojik kazısını Ahlatlıbel”de gerçekleştirmiştir. (burada kazı başkanı ise dr. hamit zübeyr koşay olarak kabul edilir.
    1935 yılın da ilk kazısını yapan ise kendi parası ve elemanlarıyla Alacahöyük “te yapmıştır.
    1937 yılın da 2. tarih kongresi toplanmış , bu kongreye ise yabancı bilim adamları da katılmıştır.
    Atatürk , vasiyeti üzerine varlığının bir kısımı TTK”ya bağışlamış olduğunu görmekteyiz
    Prof dr. Afet inan ise Türkiye cumhuriyeti”nin ilk Türk kadın tarihçisi olarak kabul edilir.

    • 0
  4. 7)Halkevlerinin açılması(19 Şubat 1932).
    Mustafa kemal Atatürk”ün öncülüğün de inkılapları halka öğretmek ve halkın kültürel gelişimine katkı sağlamak amacıyla 19 Şubat 1932 tarihin de açılmış olduğunu görmekteyiz.
    İlk dönemler de toplam 14 merkez de açılmış olan halkevleri ,1912 yılında kurulmuştur. Ayrıca 1931 yılın da kapatılmış olan Türk ocaklarının yerini almıştır.
    Atatürk dönemi”nde açılmış olan halkevlerinin sunduğu başlıca hizmetler ise şunlardır.
    Okuma yazma öğretmek için kurslar düzenlenmiştir.
    Yöresel değerleri tanıtmak amaçlı dergi yayımlanmıştır. (Ülkü dergisi)
    Dikiş, nakış gibi çeşitli beceri kursları düzenlenmiştir.
    Sağlık kurullarının öğretilmesi ve uygulaması sağlanmıştır
    Yaygın olarak halk okulu hizmeti görmüştür.
    Sanat, edebiyat , müzik , dans , tiyatro , spor sosyal yardım , kütüphane , kurs vb pek çok konuda halkın kültürel gelişimine katkı sağlamıştır.
    1932-1951 yılları arasında etkin olarak varlık göstermiş olan Halkevleri 1951 yılın da Andan menderes tarafından kapatılmıştır.

    • 0
  5. 8) Türk dil Kurumu”nun açılması(12 Temmuz 1932)
    Mustafa kemal , Türkçeyi ulusallaşmayı sağlayan etkenlerden biri olarak görmüş ve bu konuda çalışmalar yapılmasını izlemiştir.
    Bu amaçla da 12 Temmuz 1932 yılın da Türk Dili Tetkik Cemiyeti”ni (1936 yılın da Türk dili kurumu adını almıştır). kurmuş ve bu konuda çok önemli bir adım atmıştır.
    Türk dil kurumu”nun açılmasın da
    Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak
    Aydın dili ile halk dili arasındaki farklılıkları gidermek
    Türkçenin zenginliğini ortaya çıkarmak.
    Türkçeyi zenginleştirmek ve güzelleştirmek.
    Toplumsal anlaşma ve bütünleşmeyi sağlamak.
    Türkçeyi bilim ve kültür dili düzeyine yükseltmek düşünceleri etkili olmuştur.
    Türk dili kurumu bünyesinde;
    26 Eylül -5 Ekim 1932 tarihleri arasında Atatürk”ün başkanlığında Dolmabahçe sarayı”nda 1.Türk dil kurultayı toplanmıştır.
    1932 yılın da Türk afiş sanatı ve reklamcılığının ilk temsilcilerinden İhap Hulusi görey, Atatürk”ün siparişi üzerine yıllarca ilkokul birinci sınıflarında okutulmuş olan Alfabe”nin kapağını tasarlamıştır.
    Ünlü bir dilbilimci ve aynı zamanda Türk dili kurumu”nun ilk genel sekreteri olan Agop Martaya, Türkçe”nin gelişimine çok büyük bir katkı sağlamıştır. Bu katkılardan dolayı kendisine Atatürk tarafından Dilaçar soyadı verilmiştir.
    Mustafa Kemal Atatürk, Türk dili konusun da bizzat çalışmış ve 1937 yılında Türkçe terimlerle bir Geometri kılavuzu yazmıştır.
    Atatürk, vasiyeti üzerine mal varlığının bir kısmını da TDK”ya bağışlamıştır.

    • 0

Cevap eklemek için giriş yapmalısınız.